;

Cumartesi, Ocak 19, 2013

İlahi adalet aslında hayli adaletsiz anne

  İlahi adaletin adaletsizliği aslında. İlahi adalet gereği sen bir yerde bir kötülük yapıyorsan ne bileyim hak yiyorsan başka bir zaman illa ki gelip seni buluyor ya hani. Hani dünyanın adaleti bu ya aslında hayli adaletsiz. Bir gün sen havadan bir şeyler kazanmışsın şansın yaver gitmiş ya da isteyerek kötülük yapmışsın hile, hurda vesaire. Sonra o işten bir şey gelmiyor başına, rahat rahat devam ediyorsun sonra bir başka işin ters gidiyor. Öteki işinin suçu ne peki? Bu kusura bakma da biraz kin tutma sevgili adaletli(!) dünya. Anlatabildim mi bilmiyorum ama bu bana hiç de adaletli görünmüyor. Adaletli olan alavere dalaverenin olduğu alanda senin hüsrana uğraman olmamalı mı? Belki 'öyle zateen' diyorsun ama öyle değil. Bir çok olayı 'bu da tecrübe oldu' başlığı altına itelememiz bir adalet değil. Bak filmlerde filan da hep böyle bu durum. Ediz Hun, Hülya Koçyiğit'i boş yere suçlar sonra bir kaza da kör olur. Neden suçlamasıyla ilgili bir şeyler olmuyor da gözleri gidiveriyor? Sevgilisini aldatan aldatılır mesela. İlk aldatılanın suçu ne? Ya da ilk aldatanın yeni başladığı ilişkisinin suçu ne? İlk aldatma olayında çıksa ya adalet? Hesaplaşsan bitse. 'Keşke bunu yapmasaydım da başıma bu gelmeseydi' demesen yoluna devam etsen. 
   Annemin de bazen böyle düşündüğü olurmuş, benim üzüntümün acısı neden daha sonra çıkar diye düşünürmüş. Sonra da kazandıklarını görürmüş. Her kötü olay büyütürmüş çünkü insanı. Aynı çevrede, benzer anne-baba ilişkisinde hatta aynı gün doğan insan bile yıllar sonra farklı davranışlar sergilermiş, ikizler bile. Bunun sebebiymiş. Başına gelen adaletsizlik, ilerideki gelecek adaletsizliği hafifletirmiş, kaldıracak gücü kazanırmışsın, adaletsizlikle karşılaşmayan dayanamaz, sen dayanırmışsın. 
  Bilemedim, dedim bende anneme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder