Sevgili cadı kardeşim geçenlerde aradı. Sadece Neo AVM'de olan bir kampanyadan bahsetti. 'Stoklarla sınırlı! Mutlaka alman gerek!' diye de ekledi. Yılbaşı da yaklaşıyor, sevinsin kız güzel sürprizli olsun diyerek Neo yollarına düştüm. Koruma Kuramları dersinde ne zaman harcadığımı hiç bilmediğim devamsızlıklarımı da düşünerek birkaç saat önce evden çıktım. Ama Eskişehir'in en berbat yönü olan otobüs sorunuyla yine karşılaştım. 29 numarayı tam yarım saat bekledim. Ve ardından 40 dakika da Neo'ya uzanan bir yolculuk yaptım. Yolda neden dersten sonra gitmediğimi düşündüm, cevabını bulamadım. Neyse gittim ki her stoklarla sınırlı ürün gibi bitmişti. Bende buraya kadar geldim madem başka bir hediye alayım dedim, güzelce bir şeyler paketlettirdim. Ve sonrası... Samanyolu'nda yayınlanan 'sır kapısı' tarzı diziler gibi gelişti.
Bembeyaz, yumuk tombul amcalardan biri durakta bekliyordu. 'Pardon buradan geçen otobüs Odunpazarı'na gider mi?' ile başlayıp, 'bu otobüsler de hep sıkıntı özel arabamız olacak ki öyle sürünmeyeceğiz' e dayanan bir sohbet geçti aramızda. Bir şekilde benim derse geç kalma ihtimalim ve onun da ikindi namazını geç kılma ihtimali kesişti. 'Gel istersen taksi tutalım yarı yarıya öderiz bende Odunpazarı'na gidicem' dedi amca. Bir an düşündüm. Ne kadar tutabilirdi ki? Gerçi birde haberlerde duyduğumuz 'kızı öldürüp sokağa attı' olaylarından sonra benim öyle tanımadığım adamlar konusunda korkularım vardır. Küçükken ilkokuldaydım sanırım, bir adam 'beni baban gönderdi haydi gel' numarası yapmıştı bana. 'Ben sizi hiç görmedim' deyip eve gitmiştim. Zaten ben okuldan çıkınca eve giderdim, babamla işim olmazdı. Akşam babam bir şey söylemedi, bende söylemedim. O olay öyle istismar edilemediğim bir şekilde geçmişti. Ondan yani düşündüm bu amca takside ne yapabilir ki dedim. Bunları düşünürken 'Haydi düşünme geç kalmayalım hızlıca gideriz' dedi. 'Tamam' dedim. Para çekmem gerekti tabii mahçup olmamak için. Ağır aksak çalışan bankamatik yüzünden amcayı kaçırıcam diye korktum ama otobüs saat başı geliyormuş zaten, amca beni bekliyordu. Taksi çağırdık. Sonra iki adımlık yolda indi amca. Meğer Odunpazarı'nda falan oturmuyormuş ben geç kalmayayım diye binmiş. Paranın tamamını ödedi. Bana da tramvay durağını gösterdi, inip oradan geçeyim hemen diye. 'Yok' dedim 'amca teşekkür ederim ben böyle devam edeyim taksiyle'. 'O zaman...' dedi, 'Ne kadar tutar bu kızımızın okuluna?'. 'Aaa yok amca teşekkür ederim ben hallederim' dedim. Israr etti, kabul etmedim yine de iki adımlık yola 10 lira bırakıp gitti, 'sen talebesin kızım, ne olacak bir duan yeter senin' dedi. İnan yumukluğunu, saçının beyazlığını yüceleştirdim o an. 'Çok teşekkür ederim amca' dedim dayanamadım, duam yetecekti 'Allah razı olsun senden' dedim. Biliyorum! Dedim. Yüceleştirdim diyorum!!
Amca indi. 'Ne insanlar var' dedim taksiciye. Duygulu anıma denk geldi. Radyoda 'beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar' çalıyordu zira o olmasa belki demezdim. Devam ettik, 25 lira tuttu. 10 lira canım amcacığım vermişti ya 20 lira çıkardım, adam bana 10 lira geri verdi. 'Haydi bakalım bu da benden olsun' dedi. Gözlerim dolacaktı neredeyse. İyilik yapma yarışması yapıyorlardı. 'Çok teşekkür ederim, bugün hep iyi insanlara denk geldim' dedim. Baya etkilenmişim, öyle böyle değil. 'Demek ki yapmışsın bir yerde bir iyilik, ondan sana dönmüştür, haydi iyi dersler' dedi. Gülümsedim, iyi işler diledim, taksiden indim. Sırada 'hayat sevince güzel' dansı yapmak vardı ama derse 50 dakika geç kalmıştım eve gidince yaparım dedim, elimde yılbaşı hediyem derse girdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder