Bugün mavi-bordo-beyaz bilekliğimin ilk günü olması şerefine blog alemlerine dalış yapmış bulunmaktayım. Aslında bu bir sebep oldu da diyebiliriz. Hikayemiz benim 'feysbuk' hesabımı uzun uzun tespitler, hikayelerle doldurmaya başlamama kadar dayanır. Kardeşim, kuzenim, okuldan bazıları, lise arkadaşlarım-ki zamanla hayatımdaki büyük varlıklarını anlayacaksın-, en son olarak da ingilizce kursundan arkadaşım 'kesin al, sen çok seversin' deyince bir bakalım nasılmış dedim. Önce isim bulmak gerekti ki benim Pucca'dan neyim eksik diyerek hemen ismimi gizlemeli ama ismimle de Da Vinci şifresi kurduracak kadar alakalı olan bir şeyler düşündüm. Haliyle beni tanıyanların alışkın oldukları 'sonbahardemek' oldu. Sekmenin başında yazan 'hüzün değil sonbahar demek' ise bu bayramın konusu. 'Kızımızın ismi güzel değil ama kendisi güzel biz onu öyle seviyoruz' dedi halam. 'Öh be hala!' dedim içimden. Bu içim dışıma yansıdı ki kadın 'hüzün demek ya ondan maşallah bizimki şen şakraktı küçükken bile..' hıı dedim problem halamın patavatsızlığı değil, problem halamın sözlük bilgisindeydi. Gerçi ismimin hüzün ile bağdaştırıldığı şiirler, yazılar vs.ler olduğu doğruydu. İşte sonuç olarak o sekmenin adı da 'hüzün değil sonbahar demek' oldu. Ben sadece mevsim ismi olanı tercih ediyorum halacım. Arka fonu belirlememin böyle küçüklüğüme dayanan bir anısı yok. Yakında değişebilir bile ama snoopy'yi hep severim.
Şimdilik deneme-görme, eğlenirsem birilerine söyleme evremde olduğumdan bu sayfada sen ve ben yalnızız sevgili snoopy. O yüzden hoş göreceksin beni kayıtsız seveceksin snoopy.*
*Dil bilgisine uymayan kelimeyi düzelten google chrome'un, Snoppy yazınca beni uyarıp Snoopy'i canı gönülden kabul etmesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder