;

Çarşamba, Eylül 28, 2016

Navigasyon mucidi

  Sevgili okuyan sana bugün sabah yaşadığım bir olayı anlatacağım. Ama sanırım dün sabahtan başlamam gerekiyor. Hatta öyle ki okulların açılıp İstanbul trafik lanetine katılan binlerce öğrenci ve onların servislerinden başlasam yeri. 

  Normalde -yazın sadece sabah işe gidenler varken- sabah 8i 20 geçe bindiğim otobüs ile 9a 5 varken iş yerinde olabiliyordum. Ama şimdi ne 8i 20 geçesi 8deki otobüse binsem bile 15 dakika geç kalıyorum. Okullar açıldı. Trafiğe öğrenciler, veliler, servisler hatta öğretmenler salındı. Benim uyanma saatimi bile yarım saat geriye çekmem gerekti. Okulları daha geç başlatsınlar. Mesela 10da? Bence buna hayır diyen olmaz. Ne öğrenciler ne de öğretmenler ne de zavallı biz özel sektör çalışanları... Zaten 1-2 en geç 3 gibi bitiyo okul varsın 4de bitsin. Neyse asıl diyeceğim bu değildi çok dağıttım yeni bir paragrafa geçmenin vakti geldi.

 Dün de yine sabahın bir vaktinde kalktım, o kadar yol gideceğim bari ayakta kalmayayım diye ilk durağa yürüdüm. Sırayla 8.00-8.20 otobüsleri gelmedi. Ben tabii durakta sinirden deliricem. 8i 40 geçe bir otobüs geldi. -Tam bu noktada neden başka otobüse binmedin diyenler için ilave ediyorum. Tek otobüs var benim iş yerime giden ne yazık ki. Aktarma yapmak da daha vakit alıyor. Bir de hafiften hırs yapmış olabilirim.- Bindim otobüse, şoföre 'saat kaç otobüsü bu' dedim. 'yaeağ işte ablacım önceki otobüs gelmedi de bişeyler gık guk' dedi. Dedim 'kaç saattir bekliyoruz sizin yüzünüzden işimize geç kalıyoruz'. Tabii klasik hiçbir sistemin işlemediğini bilen şoför 'şikayet et o zaman' dedi. Elimi böyle yere paralel atar gider eli yaparak 'şikayetle olsa keşke bu işler' diye sesimi eko yaptıra yaptıra arkalara oturmaya geçtim. Arkamdan binenler de 'evet ık geç geliyo mık şikayet diyo ık' diyerek geldiler. En son 4 durak kala filan baktım otobüs gitmiyor 'açın kapıyı' deyip atladım ofise kadar çeşitli küfürler icat ede ede yürüdüm. 

 Böyle bir günün ardından bugün, yine aynı saatte duraktayım. Bu sefer de 15 dakika geç geldi ama 40 dakika olmadığı için sorun çıkarmadım. Yine o lanet son 4 durak gelince şoför 'buradan dönüyorum arka sokaktan çıkıcam çünkü trafik tıkalı' dedi biz arkada oturan toplasan 10 kişiyi geçmeyecek güruha. Sonra inceden 'yolu bilen var mı' dedi. Aha dedim. S.çtık. Orada insanlara bakıyorum adam sesleniyor 'beyleer yolu bilen var mı?' İnsanlar sanki bir şeyler gizliyo gibi ne bileyim akbil basmamışlar gibi önlerine bakıyolar filan. Ben de gittim adamın yanına 'abi istersen navigasyondan bakayım ben' dedim. O da 'hah bak kızım nereden gidelim' dedi. Ben adamın yanında navigasyondan şimdi sağa buradan sola tarif ettim. Çıkarttım yola trafiği atlatarak, ben de burada ineyim diye durağımda indim. Hadi kolay gelsin'i çekip gittim. Bir muavinliğim eksikti gerçekten. 320a otobüsü beni muavin de yaptı. Resmen iyi kötü günlerim var otobüsle her koltuğunu her çanta koyma yerini biliyorum vesaire..   

 Not: Buradan çıkarmamız gereken sonuç İstanbul trafiği lanettir vesaire değildir. İstanbul hayatta hatta otobüste bile farklı deneyimler yaşatırdır. İstanbul'u seviyorum, kötüleyemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder