İnsan belli bir yaşa gelince garip bir akıma kapılıyor sevgili okuyan. 'Acayip çılgınım/çatlağım/deliyim' akımı. Özellikle 35-40 yaş arası kadınlara çok oluyor bu. Çılgınlıkla zerre alakası olmayan bir koltuktan bir diğerine otururken bile 3 kere 'allah bismillah' tarzı laflar eden tipler bile 'beni bilirsin ya çılgınım'cı olurlar.
Geçen gün otobüste yanımda oturan yine 35-40 yaşlarında bir kadın telefonda birisine ne kadar çılgın olduğunu, bir gününün bir gününe uymadığını ne bileyim her aklına estiğini yaptığını anlatıyordu. Şöyle göz ucuyla baktım. Her akşam 'ne yiyeceksin bu akşam' merakından çok da fazla bir merakı olmayan bir anneye benziyordu. Çılgınlık anlayışı iş çıkış saatinde Ataşehir'den Üsküdar'a gitmekse bu çılgınlığın içine doğdum ben bebeğims.
'Ne zaman ne yapacağım belli olmaz çünkü aklıma her eseni yaparım, deliyim ayol ben'. Bakıyorum.
Saçmalama diyorum içimden otobüstesin.
İş çıkış saatinde işten çıkmışsın. Otobüstesin.
Hemen arkasından karşı taraftakinin derdine karşılık 'keşkeler silinmez onun yerine güzel şeylere yoğunlaş' diyor.
Bakıyorum. Çılgın cümlesi değil, daha çok nevrotik diyorum. Sonra düşünüyorum. Neden bu çılgınlık merakı? Düzenini pek değiştirmekten hoşlanmayan bana bile kendi çılgınlığım fazla geliyor bazen. Ya da sürekli etrafta dolanan siyah üzerine beyaz 'i'm weird' yazılı tişörtler... Neden ya neden ?
Belki 'kadının tek cümlesinden amma anlam çıkarttın azıcık hava atmış işte' diyebilirsiniz. Hoş bunun hava olmasını da anlayamıyorum. Normal yaşamlar yaşayıp başımıza normal olaylar gelsin istemiyor muyuz? Ama biz weird olalım hı? Herkesten farklı olalım ama normal insanların kazandığı parayı kazanalım, normal insanların ilişkilerini sürdürelim, normal insanlara yapılan muamele gibi muamele görelim?
Bu örnekle çok karşılaşıyorum ama çok yakınımda olan biri var aslında. İlk onda teşhis koydum diyebilirim. Tamamen yaşının gerektirdiği gibi bir hayat sürmesine rağmen 'ben eserekliyim tabii..' diye giden cümleleri , 'şuna bak ya çok çılgın bir gündü..' diye gösterdiği normal fotoğrafları, ortalama bir çılgının çok kısa sürede yapacağı bir şeyi asla o sürede yapamaması, kırk yılda bir yaşadığı ilgin olay için etrafındakiler zerre merak etmezken dallandırıp budaklandırarak anlatması ve nice çılgın olmayan örnekler...
İnsanlar kendini nitelendirmese keşke. Evet evet kendin için sıfat söylemek yasak olabilir. İnsanın yaşından genç gözükmesi, farklı gözükmesi elbette ki güzel bir histir. Ama bu hissi bantla üzerine yapıştıramazsın sevgili okuyan. Zaten bir insanın kişiliği anlaşıldığında o sıfat kendi gelir girer cebine. Yoo ben çılgınım.
Çarşamba, Mart 30, 2016
Pazartesi, Mart 14, 2016
Ankara Yine Kara
Dün akşam patlama haberini öğrendiğimde 'yine Ankara'da patlama olmuş' demek beni gerçekten üzüyor. Arkadaşlarımı, Ankara'daki akrabalarımı arayıp iyi olduklarını öğrenince rahatlamak beni duyarsız hissettiriyor. 'Lanet olsun, şerefsizler yine yapmış yapacağını' vesaire lafları sıralayıp ölü/yaralı sayılarını takip ettikten sonra günlük rutine dönmek beni rahatsız ediyor. Bugün haberlerini okurken gözümden yaş dökülen isimleri hatırlayamayacak olmak beni kahrediyor. Gözü dönmüşlerin zevki olduğu için tecavüz edilenlere, sırf o yoldan geçti diye patlayarak yanarak ölenlere, düşüncesine uymadığı için darp yiyen hayatı kararan insanlara alışmak beni mahvediyor. Bu insanların nasıl kılı bile kıpırdamıyor, üstüne suç bastırmaya çalışılıyor bunu bir türlü anlayamıyorum.
Cuma, Mart 04, 2016
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
Ama nasıl,
Avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp,
Parmaklarımı kanatarak.
Kırasıya,
Çıldırasıya.
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
Ama nasıl,
Kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
Yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
Yüzde hudutsuz kere yüz.
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım.
Dudağımla, yüreğimle, kafamla;
Severek, korkarak, eğilerek,
Dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam,
Karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.
Ve ben artık,
Biliyorum:
Toprağın -
Yüzü güneşli bir ana gibi -
En son en güzel çocuğunu emzirdiğini.
Fakat neyleyim,
Saçlarım dolanmış.
Ölmekte olan parmaklarına,
Başımı kurtarmam kabil,
Değil!
Sen!
Yürümelisin,
Yeni doğan çocuğun,
Gözlerine bakarak.
Sen!
Yürümelisin,
Beni bırakarak.
Kadın sustu.
SARILDILAR.
Bir kitap düştü yere.
Kapandı bir pencere.
AYRILDILAR.
Nazım Hikmet Ran - Bir Ayrılış Hikayesi Şiiri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)