Ben demiştim sana Eskişehir'den gitmezsem en güzel şehir olarak kalamayacak diye. Şimdi İstanbul'u çok seviyorum ama Eskişehir 'canım yaa çok güzeldir orası' oldu. Öncelikle bu kararımdan dolayı kendimi kutluyor, sonra Eskişehir'in bir kaç güzelliğinden bahsetmek istiyorum.
Eskişehir'den bir sürü arkadaşım artık burada olduğu için buluşmalarımızda sıklıkla 'Eskişehir'de şu şöyleydi, şimdi Eskişehir'de bunu yer, buraya giderdik' muhabbeti geçiyor. Özletiyor kerata. Bugün Didem'le aylık hesap yaptıktan sonra kiraya ayırdığımız bütçeyi eleştirmemiz bitince Eskişehir'de kiralık ev baktık. Resmen verdiğimiz paranın yarısına yokuşsuz-ki özellikle bu çok önemli olmaya başladı ilanlar bile böyle olabilir artık- İstanbul'daki evlerimizden çok daha lüks evler görünce tekrar 'yeaa tatlım Eskişehir' demekten kendimizi alamadık.
Akşam 10dan sonra bir yerden bir yere gitme çabasında artış Eskişehir'de hiç yoktu mesela. 22.35 ile 22.45 arasında kaçırdığımız ve bulunduğumuz yerde kalma zorunluluğumuz Eskişehir'de zerre yoktu. Ben Eskişehir'de 10-10buçukta dışarı yeni çıktığımı biliyorum. İstanbul güzelime hiç yakışmıyor bu saat meselesi. Bununla beraber Eskişehir'de Eskart'ımı kaybedip bunu hiç farketmememin yanında, İstanbul'da her ay bize 170 lira olarak giren iett biletini saymıyorum bile.
Bir başka konu konserler,etkinlikler sevgili okuyan. Eskişehir'de bedava şenliklere filan gelen ünlüler İstanbul'da en az 50 lira. Eskişehir'de bir senfoni orkestrasına 2 lira verip gitmezken burada bir tiyatro bileti 60 lira filan. Sinema biletleri de artık tam olmamla beraber yüreğimi dağlayan bir konu. Dandik filmler torrent'ime kuvvet oluyor mecburen. Güzel filmler için de kaliteyi tavana vurduyorum. -Rexx'in 1.salonu kadar büyük sinema salonu görmemiştim- Hal böyle olunca aman burada gitmeyeyim de Eskişehir'e geldiği zamana denk getirir oraya giderim bile diyor insan.
En yadırgadığım da kahvaltı. Evet Eskişehir'de en fakir öğrenciden en zengine yaygın halde olan KAHVALTI! İstanbul'da imkansız. İki farklı peynir çeşidi yiyeyim diye haftalık harcamanı masaya bırakıyorsun. Sonra o peynir geçmiyor boğazından. Çok özlüyorum Los Amigos'un yumurtalı ekmeğini, Shakespeare 'in tavada gelen uzayıp giden peynirini..
Bir planımız var buradakilerle. Bir cumartesi yola çıkıp önce barlar sokağında çeşitli mekanlarda içip-ki bunu rahatça yapabilirsiniz en fazla 50 liranız gider o da abartırsanız- KafePi'ye gidip tek birayla ölümüne dans ettikten sonra sabaha doğru yürüyerek-bu çok önemli bi husus- bi arkadaşın evine doluşup nerede uyuduğumuz veya sızdığımız belli olmadan sabahı etmek, sabah da tahmin edersin ki uzun uzadıya kahvaltı edip geri İstanbul'a dönmek. <3
Şöyle bir kıyaslama yaparsam İstanbul'a döndüğümüzde otogardan eve taksiyle geldiğimiz parayla Eskişehir'de tüm bu planlarımızı gerçekleştirdiğimiz para aynı olacaktır. Bilmem anlatabildim mi?
Dipnot: Eskişehir çok güzelsin ama İstanbul bir tanesin.
kıyamam :D
YanıtlaSil