;

Çarşamba, Ocak 21, 2015

21 Ocak 2015

     Herhangi bir çarşamba, hiçbir değişiklik yoktu Türkiye'de. Dün hırsız oldukları besbelli insanlar aklanırken; bugün katil oldukları besbelli insanlar 'iyi halden hafifletilmiş cezalara' çarptırılıyordu. Türkiye uyutuluyordu. Paraları çalınanlar duruma alışmış işlerine devam ediyor, çoluğu çocuğu öldürülenler yaraları kabuk bağlamış bir umut adalet bekliyordu. Her namuslu adaleti adalete teslim eden Türk vatandaşı gibi umut besliyordu. Yine karşılık bulamıyordu. Neyse ki Allah'a inanıyordu da bir gün adalet yerini bulacak diye kendini teselli ediyordu. Allah evine geldiğinde ona öldürülen çocuğunu, çalınan parasını geri getirmiyordu. Hiçbir belirtisi, hiçbir adaleti yok gibi görünüyordu. Ama duymuştu, Allah onları yakacaktı bunun adı cehennem olacaktı. Bunu düşünüyordu. Sonra zevk içinde yaşayanlar ve gevrek gülüşüyle işleri yoluna koyanlar şuan mutluydular, yanacaklardı ama bugün ve gitgide küllenmesini beklediğimiz her geçen gün içimizin, vicdanımızın, canımızın yanması ne olacaktı? Allah'ın birilerini yakmak gibi bir planı vardıysa neden bugün suçsuz insanları yüreğinden yakıyordu? Zevk-ü sefa içinde bir Dünya yaşantısından sonra suçluları, kötüleri fiilen yaksa ne olacaktı? Bizim yangınımız sönecek miydi? Burası Dünya ve bu Dünya'dan gitmemesi gerekenler bir bir gidiyor, kötü şeyler yaşamaması gerekenler bir bir yaşıyordu. Dünya'nın adaleti işlemiyor, ilahi adaleti umut ediyordu. Suçsuz insanların gözünden bir damla daha dökülüyor; diğerleri bir zafer gülümsemesi daha çekiyorlardı. 


"Sikerim böyle hakimi dersen hakime hakaretten 17 yıl yersin. ama işi eyleme dökersen tecavüzden 2-3 yıl yatar çıkarsın. Hatta "hakimin rızası vardı" dersen hakimi nikahına dahi alabilirsin. Burası Türkiye burada adalet diye bir şey yok!" -Küçük İskender

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder