;

Cuma, Kasım 01, 2013

Bu ikrama hayır diyemezdim

 Dün uzun zamandır kardeşimin gitmek istediği falcıya gittik. Şaşıracaksın ama fal baktırmak bu aralar hiç canımın çektiği bişey değil. O yüzden biraz zorla gittim desem yalan olmaz. Nitekim enerjimden midir nedir falcı bir saatten önce bakamam dedi. 'Hıı peki o zaman' demeye hazırlanırken ben kardeşim 'bekleriz sorun olmaz' dedi. Hafif bi 'vay efendim ben yorgunum, vay ben ne zamandır istiyorum eve gidince dinlenirsin' tartışmasından sonra bir türk kahvesi bir meyveli soda bir de tavla söyledik. Yaklaşık bir buçuk saat sonra tavladan sıkılıp huzursuzlanmaya başladığımızda falcı geldi kardeşimi uzun bir fal seansına götürdü. 

  Bende twitterda şöyle 10 gün öncesine kadar bakarım diye düşünüp sürekli sayfa yenilemeye başladım. O sırada azıcık kardeşimle falcının olduğu tarafa bakışlar atmış olmalıyım ki müessesenin ikramı buharı tüten bir çay önüme yavaşça geldi. Bilen bilir çay içmem ben |sevmem değil hiç içmem|. Yine de teşekkür ettim. Vakit bu vakit, hazır dumanı da tütüyor azıcık içeyim şunu dedim. Şekersiz ot çiğnemeye benzediğini ilk yudumdan fark edip bir şeker attım. Fırt fırt içmeye başladım. Bu sırada da sanki zemzem suyu içiyormuşum gibi de içimden dilekler tutuyorum sürekli. 'Şu çay bitsin şu olsun, şu çay bitsin şöyle olsun'


    Karşımıza çıkan olaylarla içimizden geçirdiğimiz, dilediğimiz şeylerin birbirini beslediğini düşünüyorum hep ben. Sen buna karma de bir başkası quantum desin öteki secret. Enerji işte. Beni sık yudumlarla çay içerken dilek tutan biri olarak ciddiye almayabilirsin ama dene bak insan neşe doluyor. Neşe dolmaya sebebin oluyor. Bu arada kardeşim inanmaz diye de çayın son yudumunu o gelene kadar beklettim. Falından çok bana şaşırdı. Eve geldiğimde 'çayı da biraz fazla kaçırdık' modunda hissediyordum, sanki dudaklarım da çatlamıştı. Bi daha da içmem. Ama dumanı iyi tütüyordu ha bizim dilekler de iyi çıktı aradan. 

1 yorum: