;

Salı, Mart 05, 2013

Bir vazgeçiş hikayesi

  Üniversiteye ilk geldiğinizde kendinize seçtiğiniz bir iki model olur üst dönemlerden ya da kendi sınıfınızdan. Çok seversin bu insanları. Takip edersin ne giymiş, ne okuyor, neler dinliyor. Sosyal paylaşım sitelerinden takip ederken çok heyecanlanırsın, profillerinde uzunca dolanırsın. Fotoğraflarını ezbere bilirsin; aşk hayatını, okul hayatını, en yakın arkadaşlarını filan hep talan edersin. Kafanda onu modele oturtursun. Onun gibi olmasan da onunla ilgili şeyleri hep dinlersin. 

  Evet canım, doğru bu. İlla beğendiğin biri olur. Benim de vardı. -dı diyorum çünkü yavaş yavaş tanımaya başladım onu. İşi daha fazla dramatik hale getirmeden anlatacağım. Üst dönemlerden çok beğendiğim, hayatını didik didik edip araştırdığım, kendime göre çıkarımlar yaptığım bir kız vardı. Aslında insanlar bana onun benim düşündüğüm gibi olmadığını söylüyorlardı. Ama kulaklarımı öyle bir tıkıyordum ki, düşüncelerim zerre etkilenmiyordu. Ta ki onunla aynı projeye denk gelene kadar. 

  Başta toplu konuşma ortamlarından aşırı hızlı bir şekilde konuya dahil olmaya çalışmasını tesadüf olarak görmüştüm. Ama bu birçok kez tekrar edince malesef her konuda bir fikrini oraya buraya sokuşturma isteği duyduğunu, bunu yaparken de hızlı ve panik konuşmaları tekrarladığını fark ettim. Çok yıkmamalıydı bu beni, olabilirdi, proje hocalarına hoş görünmeyi herkes isterdi. Her konuda bir fikri olması normaldi. Sonrasında ona ters düşebilecek hatta cevabı onun düşüncesini azıcık sarsabilecek, sorgulayabilecek hiçbir şeye tahammülü olmadığını da gördüm. Bunun için normal bir soru karşısında bile insanları bozabiliyordu. Bu benim başlıca kırılma noktam oldu. Dediği doğru ve netti. Tartışılmaz, sorgulanmaz vesaire edilmezdi. 'Allahtan kork allahtaaan' şeklinde avamlaştırmaya başladı beni düşüncelerimde. Zaten iyice ön yargı dolmuş ben, bir çizim programında her şeyi geç kavramasında ipleri tamamen kopardım attım. 

  İnsan üzülüyor. Sanki elde etmek için aylarca çabalayıp, sonunda boş bi kız olduğunu görmüş ve hayal kırıklığının zirvesinde hisseden çocuk gibiyim. Arkadaş ortamlarında bunu söyleyip üzülüyorum. Onlar da şaşırıyorlar. 'Üzülme Hazan biz bunu biliyorduk' diyorlar. 

Bu şarkıyı da ikimiz de çok severiz. İkimize gelsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder