;

Çarşamba, Şubat 24, 2016

   Siyasi bir konudan bahsetmeyeceğim size, tamamen insani. Öncelikle bunu belirtmek istiyorum. Anti-kapitalist söylemler içerisine girecek değilim burada. Geçen gün Berivan'cığımla da bu konuyu konuştuk. Bunu yazma gereği hissettim. 

   Mesleğim gereği mavi yaka-beyaz yaka farkı yaptığım/yapmak zorunda kaldığım gerçekten çok oluyor sevgili okuyan. Müdür odası tasarlıyorsak saatlerimizi harcıyoruz, özel ürünler kullanıyoruz, pahalı mobilyalar belirliyoruz vesaire... Ama bazen bir departmanın penceresi bile olmadığı olabiliyor. Atıyorum beyaz yakalara olanca break area'lar, coffe break'ler, social area'lar neler neler... Mavi yakanın odasının içinde bulunan elektrik odası, sığınağın içinden çıkan şef odaları olanca sıkışık tıkışıklık... 

   Diyebilirsin sevgili okuyan beyaz yaka o kadar okudu, ne bileyim bir yerlere gelmek için emekler harcadı vesaire. Ama bu tuvalet markalarının bile ayrı olmasını gerektirmez diye düşünüyorum. Ya ben bir müşterinin 'işçi fotoseli bilemez vurur filan ona normal kağıt havluluk koyalım' dediğini biliyorum. Niye vursun? Niye bilemesin? Bu bana göre otobüste birbirinin ısıttığı koltuğa oturmayan tiplerle aynı seviye artık.

   İnsanların bu sınıflarına olanca bağlılığını inanın anlayamıyorum. Tabii ki herkesin belli kapasitesi, yapabileceği şeylerin sınırı var. Ama özünde herkes insan, herkes akşam işten çıkıp evine gidip uyumak istiyor, herkes geçinmek için çalışıyor. Herkes okul zamanında pisuvarı kullanmayı bilmeyen, farklı şekillerde hacet işlemi gerçekleştiren hikayeler duymuştur. Bu insanlar neden bu şekilde kalmaya zorlanıyor bunu anlayamıyorum. Bu adama doğru düzgün bir ortam vermediğin sürece senin istediğin şekle asla ulaşamayacaktır. Zaten vasıflı bir insanın tuvaletinin markası onun vasfına bir eksi ya da artı katmaz diye düşünüyorum. 


  Mavi-beyaz yaka bir statü meselesi değil aslında bence. Tamamen çıkar ilişkisi. Çünkü aynı seviye başka ölçüde müşteri-mimar arasında da oluyor. Ki buna ciddi oranda sinir oluyorum. Biraz anlatmaya çalışayım... Müşteriyi tamamen para kaynağı gören mimarın zorunlu dramı bu. Ben gerçekten severek yapıyorum mesleğimi. Ve bazı değerler, zevkler oluşturduğumu düşünüyorum, buna uygun tasarımlar ve seçimler ortaya koyuyorum. Bak sevgili okuyan kesinlikle zevk demiyorum, o ayrı bir şey çünkü. Ben kırmızıyı siyahla yakıştırırım, sen çok alakasız bulabilirsin. Ben kırmızı ve siyahı kullandığım yerden bahsediyorum. Benim aldığım eğitimi almayan müşterinin gelip bana şurayı şöyle  yapalım demesine katlanamıyorum. Tekrar hatırlatayım zevklerden bahsetmiyorum. Tabii ki onun projesidir, onun beğendiği gibi dekore edilir. Ben kendince oda çıkartmaya çalışmalarından, çizim sıralamamı yapmaya çalışmasından, kullanılabilirliği sorgulamalarından bahsediyorum. İnan sevgili okuyan çok meraklısı var bu mesleğin. Ben de sırf parasını verdiği için doğru olmayacağını bildiğim bir şeye 'tamam, yaparız' demekten nefret ediyorum. 

 Velhasıl kelam parası olan, son sözü söylüyor fotoseli kullanıyor sevgili okuyan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder