Diye diye ayrıldım sevgilim şehrim Eskişehir'den. İçimde böyle tarifsiz gitme isteği, acayip heyecan varken bir yanımda da burukluk vardı. Kivi yemek gibi, evet aynı öyle. Çok tatlı çok keyifli muza, çikolataya filan çok yakışıyor ama ekşimsi bi tadı da yok değil. Senden ayrılmak sevgilim Eskişehir kivi yemek gibi.
Aylardır görüşmelerin yayıldığı arkadaşlarımla bir iki günde bol bol görüşüp, bol bol iyi dilekleştik sonra. Sarıldık sıkı sıkı. Gerçekten ne de çok severmişim sarılmaları. Hiçbirinde bir sorun yoktu. Ta ki eve doğru yürürken 'hayatı tespih yapmışım sallıyormuşum' çalana kadar. Öyle bir gözlerim doldu ki sevgili okur, güldüm kendi kendime yuh be ne anlam yüklemişsin bu şarkıya bile.
Eve geldim babam kapıyı açtı 'hiç ayakkabılarını çıkarma hemen çıkalım' dedi. 'Ama tuvalete gitmem gerek' dedim. Konverslerimi çıkarmamın uzun süreceğini bildiğinden midir yoksa gözlerimi dolu dolu gördüğünden midir bilmiyorum kucağına aldı beni annem görmeden. Tuvalete götürdü orada bıraktı. Güldüm tabii gayri ihtiyari. Kapattım kapıyı, ayağımda konversler evin içinde anneme karşı kazandığım kirli zaferle birlikte gözlerimin dolup taşmasına izin verdim. Hıçkırdım sanki baya zamandır ağlıyormuş gibi sonra aynaya baktım, rimelimi düzelttim, öptüm Eskişehir'i en güzel anılarımızdan ve çıktım tuvaletten. Babama seslendim 'baba yine kucaklaman gerekecek annem görmesin'.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder