Pazar tv yayın akışının en sevdiğim ve en çok özenip çalışmak istediğim programlarından olan Dünya'yı geziyoruz tarzı bir program izliyordum demin kanaltürkte. Seyşeller Adası diye bi yere gitmişler. Birkaç meraklı dışında eminim hiçbirimizin bilmediği Seyşeller Adası; Seyşeller ya da resmî adıyla Seyşeller Cumhuriyeti, Hint Okyanusu'ndaki 115'in üzerinde adadan oluşan ada ülkesi imiş. Afrika'nın doğusunda, Madagaskar'ın ise kuzeydoğusunda yer almaktaymış. Böyle ayrıntılı yazıyorum ki bize taa bilmem neresi kadar uzakta olduğunu anlatabileyim. Sunucu çat pat ingilizcesiyle oralarda geniş çiftçi şapkasıyla oturmakta olan biriyle muhabbete başladı. Türk olduğunu söyleyince; adam " biliyorum Türkiye'yi, kendinize dikkat edin Türkiye karışık durumda" dedi. Sunucu kameraya bi gülümseme atarak "sanırım Suriye'yle karıştırdı" dedi. Karıştırdığından emin olduğundan adamın konuşmasına izin verdi; adam " çocuklar ölüyo geçmiş olsun size " dedi. Sunucu daha histerik bir gülücük attı ve ardından "Türkiye'yle ilgili hiçbir şey bilmediği kesin" dedi; sahne değişti.
Dün de Cannes Film Festivali'nde bildiğimiz üzere Nuri Bilge Ceylan, Altın Palmiye ödülünü aldı; ödülü son 1 yılda hayatını kaybeden Türk gençlerine ve Soma'da hayatını kaybeden madencilere adadı. Sevseniz de sevmeseniz de annesine, babasına ne bileyim ona çok fedakarlığı olan bilmemkime adamak yerine bir jest yaparak ülkesinin yasına, bu döneme ithaf etti. Ancak yine dün gördüğüm bir tivitte "küresel bir ödül almışsın, küresel bir mesaj ver. İç siyaset niye, bu sığlık niye" yazılmıştı. Bay Küresel Mesaj, Türkiye'yle ilgili bir şeyler biliyordu ama bilmek istemediği kesin.
Bende Türkiye'yle ilgili bir şeyler biliyorum veya bir şeyler bilmiyorum ama insanların yok yere ölmelerini ve daha da kötüsü içi biraz olsun bunun için sızlamayanları, ona buna kılıf bulmaya çalışanları bilmek istemediğim kesin.
Pazar, Mayıs 25, 2014
Çarşamba, Mayıs 14, 2014
Perşembe, Mayıs 08, 2014
"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını
bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın
yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi.
Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbürüne
çevirme cesaretini bile yok eden şeydi." (Vasconcelos - Şeker Portakalı)
Ah Zezé sen ne tatlıydın; sen ve senin siyah rugan ayakkabılı uzun, takım elbiseli arkadaşın ne kadar da ağlatmıştınız. Umarım filmi de keyifle izler, bol bol ağlarız.
bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın
yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi.
Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbürüne
çevirme cesaretini bile yok eden şeydi." (Vasconcelos - Şeker Portakalı)
Ah Zezé sen ne tatlıydın; sen ve senin siyah rugan ayakkabılı uzun, takım elbiseli arkadaşın ne kadar da ağlatmıştınız. Umarım filmi de keyifle izler, bol bol ağlarız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)