;

Pazar, Haziran 23, 2013

"Şu evine dön, bu evine dön" mentionlarına cevaben; 

"4 arkadaşımdan haber alamıyorum, evine dönmüyorlar."
"Söyle arkadaşlarının adını hemen yardımcı olayım kardeşim" 
"Ethem Sarısülük , Mehmet Ayvalıtaş , Abdullah Cömert , İrfan Tuna "


Tüylerimi diken diken eden ancak bulamadığım bir twitten alıntıdır. 

Cumartesi, Haziran 08, 2013

Dijital direnişin alnından öpüyorum.

  Birafm'e girdiğinizde (girenler bilir) 18 yaşından büyük müsünüz diye sorardı evet ya da hayır butonuna basardınız. Sonra bişey değişmezdi ama yine de sorardı. Ve bakın artık ne soruyor: 



Merak edenlere: 
Evet deyince normal şarkıları dinlemeye başlıyorsun. 
Normalde eğlenceli oraya buraya atmalık maymuncuğun gaz maskeli direnişçi olduğunu görüyorsun.


Hayır deyince ise şu karşına çıkıyor:


Ve seni occupygezipics sitesine yönlendiriyor. 

  Bira fm'i sevelim. Güzel insanları dinleyelim: Kıyak radyo haydi tekrar çizime:(

Cuma, Haziran 07, 2013

İnan ki..

Vallahi billahi tillahi çok sıkıldım bunaldım daraldım. 

Haziranda hala şimşek çakıyor.
Projem yetişmiyor.
Şehircilikten kaldım. 
Bitirme açılmıyor. 
Soner Sarıkabadayı' nın sesi sanki banyodan yankı yapıyor.
Autocadde bisiklet çizilmiyor. 
Canım hiçbirini yapmak istemiyor. 
Ağlama anne benim için ağlama çalıyor. 
Çok da acıklı söylüyor. 
Doymak için yemek yapmak gerekiyor. 
Bana zor geliyor.
Koltukta oturdukça popom acıyor.
Oturmadan da çizim yapılmıyor. 
Ülke elden gidiyor. 
Bas bas bağırıyor.
Birileri de onun için ölüp bitiyor.
Beyinlerini veriyorlar.
Benim içim gidiyor. 
Hepimiz üzülüyoruz ama projeleri de yetiştirmek lazım diyor.
Haklısınız hocam diyorum. 
Başka hayal etmiştim halbuki diyorum. Ama içimden. 
Dışım gülümsüyor. 
İçim burkuluyor. 
İnsanları özlüyorum onlar gelmiyor. 
Mesaj atıyor, bugün eylem çok güzel bizde çıkalım mı diyor. 
Olur diyorum. 
Hala oturuyorum. 
Eyleme çıkamıyorum. 
Projeyi bitiremiyorum.
Kadın şarkıyı bitiren nağmesini yapıyor. 
Şehircilikten kaldım. 
Bitirme açılmıyor. 
Bu böyle devam ediyor.. 
Galiba 4 sene sonunda mimar olamıyorum ama 
Psikopat oluyorum. 
Hiç değilse sinirlerim haşat oluyor.
Benim canım dışarısı güneş olsun çıkıp fotoğraf çekeyim istiyor. 
Benim canım düşünmemek istiyor.
Mümkün olmuyor. 
Bu fotoğrafı görüyorum ve huzur doluyorum. Düşüncelerim donuyor. 

Perşembe, Haziran 06, 2013

Asalet:
Yılmaz Büyükerşen, Eskibağlar Mahallesi Üniversite Caddesi'nde eylemcilerin birkaç gündür yolu trafiğe kapatmasıyla ilgili soruya "Yetkililerin onlarla görüşüp, makul bir şekilde, şiddete başvurmadan ikna etmeleri mümkün. Gençlerin niyetleri kötü değil. Özgürlük istiyorlar, demokrasi istiyorlar. Seslerini bugüne kadar duymayanlara duyurmaya çalışıyorlar. Böyle şiddete, gaza dayalı müdahalelerin taraftarı değiliz. Doğru değil. Şiddet şiddeti doğuruyor. İnşallah bundan sonra bu şiddet olayları cereyan etmez. Ben gençleri uyardım. Provokatörler girer, ajanlar girer, kendinize dikkat edin çocuklar dedim. Böyle kitle olaylarında ne amaçla insanların aranıza karıştığına dikkat etmek gerekiyor. İnşallah bu günler geçer gerçek demokrasiye, özgürlüğe kavuşuruz. Bütün temennimiz o. Gençler bana söz verdi. Hiçbir taşkınlık yapmıyorlar. O yüzden onlara da teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Ve diğeri:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , yurt dışı gezisinden sonra İstanbul'a döndü, Atatürk Havalimanı 'nda kendisini karşılamaya gelen binlerce kişilik kalabalığa seslendi. Başbakan'ın açıklamalarından satır başları:Nasıl seçime saygılıysak, herkesin de bize saygılı olmasını istiyoruz. Emaneti veren de alacak olan da millettir. Sandık dışında kimse emanete kast edemez. Polisi çekin diyorlar, burası yol geçen hanı değil. Gazeteciyim, sanatçıyım, aydınım diyerek ayrımcılığın alasını yaptılar. Allah'tan başka hiçbir güç Türkiye'nin yükselişini engelleyemeyecektir.

Pazar, Haziran 02, 2013

   Sen bilmezsin. Evinde çayını yudumlayıp televizyonunda en güldüğün diziyi izlerken, sokağa çıkmazsan at gözlüklerini yanından ayırmazsan olanlara 'iki ağaca memleketi yaktılar yahu' dersin. Etrafı yıkıp döken sivil polislerin seni kışkırtması olduğuna akıl erdiremezsin, herkesi abartır sanırsın. Sığınılan apartmana kadar seni takip edenlerin olduğunu bilemezsin. Fırsattan istifade hırsızlıkların yapıldığını göremezsin. Biber gazı yedikten sonra saçlarından tiksinmeyi bilemezsin. Saatler sonra bile kokusu gitmemiş sokaktan geçmeden de bilemezsin. Bacakların ayakta durmaktan kopacak raddeye gelse de yine de çoğunluk gözükmekten vazgeçmemeyi bilemezsin. Tazyikli suya maruz kalanların kolunu, bacağını,sırtını görmeden hissedemezsin. Eylemlerde ıslıklar yuh'lamalar artınca yanında çığlık çığlığa bağıranların korkusunu görmeden inanamazsın. Panzer makineleri altında kalıp can verenlerin fotoğraflarına bakmazsan anlayamazsın. Eylemlerde, yürüyüşlerde olan arkadaşlarından haber alamayınca ya da geç haber alınca duyulan hissi algılayamazsın. Tıp öğrencilerini önlüklerle, insanları gaz maskeleriyle görmeden de algılayamayacaksın. Aniden bir pencereden sarkıtılan pankartı var gücünle alkışlamadan olanları göremezsin. 'Her şey halk için, yabancı basın kendine baksın, siz 100 bin adam toplayın ben 1 milyon adam toplarım' diyene inanırsın. Sosyal medyadan ona buna taş atarsın. Bağıra bağıra onuncu yıl marşını, istiklal marşını söyleyenlerin arasında yürümeden o atmosferi nüfus edemezsin. Bunlara değecekse yine de olsun. Zamanında Suriye'ye, Somali'dekilere yardım gönderen sen, evinden 100 km ötedekini gaddarca kınarsın. Tecavüzcü azmettirilmiştir, sanatçıların düşünürlerin hapislere tıkılır, çocuğun 19 mayısda, 23 nisanda tören yürüyüşünü yaşayamaz, seni kurtaranlar okul kitaplarından sınıflardan silinir, bütün özgürlüklerin yavaş yavaş elinden alınır, ayyaş bir toplum olarak adlandırılırsın bunların hiç biri umrunda olmaz. Din sömürüsü yapayım diye uğraşırsın katledilenleri, katilleri görmezden gelerek ve beynine çip takılmış gibi, holigan gibi bir adamın gönüllüsü olursun seni yakıp, yıkıp, satana kadar.


Sanatçı diye buna deniyor


  İlk defa bir cuma günü Eskişehir'de barlar sokağı boş, ilk defa beni bir arkadaşım 'biber gazı yedik kötü durumdayım nerdesin' diye arıyor, ilk defa Taksim'deki bir ayaklanmaya tüm şehirler eşlik ediyor, ilk defa sosyal medyada insanlar adres verip yardım çağrısı istiyor, ilk defa bütün partiler birlik olmuş 'padişahım(!) çok yaşa' demiyor, küçük çocuklar kayboluyor, insanlar savundukları şeyler için ağızlarına yüzlerine kadar baskıya boğuluyor, hastaneler ambulanslar vızır vızır çalışıyor, yaralananlara oteller odalarını ücretsiz açıyor, gözaltına alınmışlar için gönüllü avukatların numaraları dağıtılıyor, yaralılar için gönüllü doktorların numaraları dağıtılıyor, askerler halka gaz maskeleri tedarik ediyor, otobüs şoförleri polisi engellemek için yolları kapatıyor, sanatçılar halk için halk ile birlikte karşı duruyor, fikirleri yaşam tarzları algıları hatta takımları uğruna dün birbirlerini vuranlar bugün tek yürek olmuş direniyor, tvde güzellik yarışması ya da halka seslenişler varken bile ilk defa insanların gözü açılıyor, kimse televizyon izlemiyor herkes sokaklara dökülüyor, parçalanmış ağır yaralanmış insan fotoğrafları her yerde ve yapılan açıklamalar 'siz yanlış anladınız biz avm yapmıcaktık çevre düzenlemesi yapacaktık canlarım' tarzında olmaya başlıyor. Mesele artık ne gezi parkı ne sağcılık ne de solculukla ilgili. Bu ciddi anlamda zorbalığa karşı açılmış savaş aynı anda ciddi anlamda bir aydınlanma.