Her sabah işe giderken 320A hatlı otobüse biniyorum sevgili okur. Her akşam iş çıkışı da eve gideceksem yine 320A. Sabah bindiğim durak 2.durak ama bazen kafama eserse ilk durağa da yürüyorum öyle yakın yani. Her sabah o günlük o hattı kullanan kişiler dışında hep aynı insanlarla ortalama 40 dakikalık yolculuk yapıyorum. Uykumu alamayıp gözümün kapanmadığı sabahlar dışında herkesle içten selamlaşıyorum. Sabahları insanlar hakkında öğrenebileceğiniz çok şey oluyor. Mesela dün gece çocuğu hiç uyumamış kadın işe giderken birilerini arayıp dert yanıyor, akıl danışıyor. Ya da dinlediği müzikleri az çok kulağından taşan çocuk hakkında fikirlerim beliriveriyor. Akşam otobüse binmezse mesaiye kalmıştır diye düşünüyorum. Kimin hangi durakta ineceğini gayri ihtiyari biliyorsun, o durağa yaklaşınca yer veriyorsun mesela.
Özellikle bir çocuk var benden sonra indiği için ne kadar uzun yolculuk yapıyor bilmiyorum ama genelde akşamları da denk geliyoruz. Çocuğa Sheldon ismini taktım. Çünkü dublörü olacak kadar çok benziyor Big Bang Theory'deki Sheldon'a. Gerçi geçen sıra beklerken fark ettim biraz kambur duruyordu boyu da biraz kısaydı ama profil kesinlikle Sheldon. Yol boyunca uyuyor genelde sabahları, gözlerini açınca belki benzemiyordur, bilemiyorum.
Sarışın bir kız var bir de baya sarı saçları doğal değil galiba. Yaz kış bere-güneş gözlüğü kombinasyonuyla aramıza katılıyor. Genelde ineceği durağa kadar uzanır vaziyette koltuğa gömülürcesine oturuyor. Teyzelerin kaldırma ihtimaline karşı ters,cam kenarında ve en sonda oturmayı tercih ediyor. Bu koltuk benim de tercih sebebim de oradan biliyorum. O benden erken gelirse onun yanına, geç gelirse de ben oraya oturuyorum. Sıra arkadaşım gibi bişey.
Binnur'a benzeyen bir kız var. Makyajına, stiline kadar aynı Binnur. Kötü bir huyu var ama yanına oturanların mesajlarına göz gezdirmeyi çok seviyor. Çaktırmadığını düşünüyor ama ben görüyorum,onun yanına oturmuyorum :D
Bir de hala kime benzettiğimi bulamadığım beyaz yaka olduğunu tahmin ettiğim takım elbiseli bir adam. Onun hangi durakta ineceği belli olmuyor bazı günler fırına filan uğradığını düşünüyorum.
Bu kadar çok hakkında fikir sahibi olduğum, her sabah arkadaşlarımdan bile sık gördüğüm insanları bir gün bir yerde toplamak istiyorum. Soracağım o zaman Sheldon'a hangi durakta indiğini ve geceleri neden bu kadar geç yattığını; sarışın kızın kesin zor bir hayatı var bohem filan o anlatsın dinleyeceğim, Binnur'un dublörüyle de iyi anlaşacağımı düşünüyorum kahveye filan gideriz birbirimize zaten evler de yakın.
Filmlerde filan olsa kesin bir olay olur ve konuşup kaynaşmamız gerekir ama yok her sabah görüyoruz, tanıyoruz, acaba nasıl insanlar diye merak etmiyoruz- ben ediyorum-. En çok anlaşacağımız insanın belki yanımızdan geçip gidiyor olma ihtimali beni hep sinir etmiştir zaten. Tanıştıklarımızla yetinmek zorunda kalmalıyız hep. Hatta doğru yerde tanımak bile önemli. Öylesine tanıştığın ve bir daha konuşamadığın insanlara ne oluyor, hayatından bir bölümlük konuk oyuncu gibi çıkıp gidiyor. Sanırım insan tanıma konusunda aç gözlüyüm biraz. Daha çok insan, hep daha yeni insan..
Perşembe, Nisan 09, 2015
Cuma, Nisan 03, 2015
Balık ekmeğin verdiği mutluluk
Genelde yeni şeyler yapacağım zamanlar heyecan duyarım, içim içime sığmaz. Ama sanırım bu sefer daha da heyecanlandım. Kötümsü bir hafta geçirmiş olmam da bunda etken sanırım. -ki size anlatsam yaa saçmalama bunlarda bir şey yok ki dersiniz,anlattım dediler çünkü oradan biliyorum- Kafası rahat, kahve fallarında gönlü hiç kabarmayan biriyim. Ama bu bir hafta boyunca kendimi yedim durdum. Böyleyim çünkü. En ufak şeylerden mutlu olabildiğim gibi en ufak şeyden derin kederler duyabilirim. Özellikle de farklı noktalara çekebilirsem o konuyu gam, yas, hayatın bitmişliği hep etrafımda gezinir. Uçlarda yaşıyorum duygularımı. Ya çok çok iyiyim, ya dünyadaki en kötü insanım. Bu dönemde başkalarına bakıp 'bak ne dertler var' asla işe yaramaz bünyeme. Ancak beni silkeleyecek bir şey olması lazım. Beni güldürmesi, mutlu etmesi gereken yine bana olan bir şey. Kederli günlerin dışında ota boka mutluyum zaten. Günlere göre duygu grafiğim olsa kalp atışları gibi bi en dip bi en top olur, öyle diyeyim.
Dolayısıyla bu hafta sonu Eskişehir'e gidecek olmam daha da bir önem kazandı.
Bir de rutinim var şehir dışına çıkarken. Üsküdar'dan servis bekleme yerinin çok yakınında balıkçıdan mutlaka aldığım bir balık ekmek. Her seferinde otobüs beklerken o balık ekmeği yiyip öyle yola çıkıyorum. Bugün o balık ekmek için bile heyecanlandım sabah. Bu arada otobüs beklediğim yer normalde evime çok yakın her allahın günü yiyebilirim yani. Ama özellikle oradan yemiyorum. Yedikten sonra otobüse binicem illa ki.
Neyse, çok çok güzel bir Eskişehir hafta sonu olmasa bile heyecanlıyım ve sanırım biraz başka bir hava solumaya ihtiyacım var. Çünkü siz benim kederli halimin düşünceleriyle yaşayamazsınız. O kadar ince detaylar, saçma noktalar, taa geçmişten gelen abidik gubidik meseleler peşpeşe sıralanıyor ki bazen kendi kendime durup 'bu ne alaka ya şimdi nereden aklıma geldi' diye sinir olurum.
Aslında bilen bilir sonsuz bir sabrım vardır. Ama gerçekleşeceğini büyük oranda bildiğim şeyler için. Gerçekleşmesi muallakta olanlarsa yandı; acilen, katiyen, büyük bir hızla gerçekleşmesi gerekir yoksa her şey için çok geç olabilir durumunda düşünürüm. Ve sanırım bu sıra en büyük sorunum da bu. Gerçekleşme ihtimalini kestiremediğim şeyler istemeye başladım hayattan. Ve bir an önce bana bir sinyal verilse ya da ihtimali yükseltilse iyi olur. Yoksa her hafta sonu bir yere kaçmam ve fazla balık ekmek yemekten zehirlenmem işten bile değil.
Dolayısıyla bu hafta sonu Eskişehir'e gidecek olmam daha da bir önem kazandı.
Bir de rutinim var şehir dışına çıkarken. Üsküdar'dan servis bekleme yerinin çok yakınında balıkçıdan mutlaka aldığım bir balık ekmek. Her seferinde otobüs beklerken o balık ekmeği yiyip öyle yola çıkıyorum. Bugün o balık ekmek için bile heyecanlandım sabah. Bu arada otobüs beklediğim yer normalde evime çok yakın her allahın günü yiyebilirim yani. Ama özellikle oradan yemiyorum. Yedikten sonra otobüse binicem illa ki.
Neyse, çok çok güzel bir Eskişehir hafta sonu olmasa bile heyecanlıyım ve sanırım biraz başka bir hava solumaya ihtiyacım var. Çünkü siz benim kederli halimin düşünceleriyle yaşayamazsınız. O kadar ince detaylar, saçma noktalar, taa geçmişten gelen abidik gubidik meseleler peşpeşe sıralanıyor ki bazen kendi kendime durup 'bu ne alaka ya şimdi nereden aklıma geldi' diye sinir olurum.
Aslında bilen bilir sonsuz bir sabrım vardır. Ama gerçekleşeceğini büyük oranda bildiğim şeyler için. Gerçekleşmesi muallakta olanlarsa yandı; acilen, katiyen, büyük bir hızla gerçekleşmesi gerekir yoksa her şey için çok geç olabilir durumunda düşünürüm. Ve sanırım bu sıra en büyük sorunum da bu. Gerçekleşme ihtimalini kestiremediğim şeyler istemeye başladım hayattan. Ve bir an önce bana bir sinyal verilse ya da ihtimali yükseltilse iyi olur. Yoksa her hafta sonu bir yere kaçmam ve fazla balık ekmek yemekten zehirlenmem işten bile değil.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)