Limonatayı çok severim
Salı, Mayıs 28, 2013
Cuma, Mayıs 24, 2013
İftiharla sunuyorum
"Başbakan Erdoğan, 'gece gündüz içip kafa kıyak gezen bir nesil istemiyoruz' demiş. Biz de 800 lira asgari ücret karşılığında sigortasız, sendikasız iliğine kadar sömürülen bir nesil istemiyoruz, atanamadığı için bunalıma girip intihar eden öğretmenlerin olduğu bir nesil istemiyoruz, sınavlarla hırslandırılmış ve yarış atı haline getirilmiş, geleceğe büyük bir kaygıyla bakan bir nesil istemiyoruz, uyuşturucunun ilkokulların önlerinde polislerinizin gözetiminde satılmasını istemiyoruz, futbolla, dinle, pop kültürle, narkotik maddelerle uyuşturulmuş ve kendi gerçekliğine yabancılaştırılmış bir nesil istemiyoruz, fikrini söylediği için cezaevlerine doldurulan bir nesil istemiyoruz, polis tarafından kafaları gaz bombalarıyla dağıtılan, joplanan, yerlerde tekmelenen bir nesil istemiyoruz, hacılarınızın hocalarınızın hurafeleriyle kendi inancından olmayan herkese karşı düşmanlıkla doldurulan bir nesil istemiyoruz, komşu halklara karşı açılacak savaşlar için gençliğin kanını canını pazarlık masalarına koymanızı istemiyoruz, bilim ve sanat düşmanı bir nesil istemiyoruz, bazı şanslıların gemicikler aldığı, bazı şanssızların kot taşlama atölyelerinde silikozis hastalığına yakalanıp gencecik yaşta ölüp gittiği bir nesil istemiyoruz, madenlerde, tersanelerde karın tokluğuna çalışıp iş cinayetlerinde solan bir nesil istemiyoruz, insanların birbirini bir futbol maçı yüzünden bile öldürecek duruma geldiği şiddet kültürünün hakim olduğu bir nesil istemiyoruz." yazmış.
Salı, Mayıs 21, 2013
Bu pazar bitanecik, canımcık, içi dolu fıçıcık ev arkadaşımın yanına Bursa'ya gittim. Son sürat bir alışveriş ve tıka basa yemek bir yana son zamanların en keyifli balkon sefasını yaptık. Ayakta uyumaya başlayıncaya kadar konuştuk yine de bana yetmedi. Binsekizyüz kere söyledim ama buradan da söyleyeyim: Bilecik'e de geeel <3 Bide bunu yaptık ama biyerlerde paylaşmaya utandık. Burası çok da bilinmiyor diye paylaştım ben kendimi tutamadım.
Not: İyi ki öpücük yaptığım yeri sansürledik, bahsetmiştim öpücüklü fotoğraflara çalışmam gerek.
Pazartesi, Mayıs 20, 2013
+ Ziyanı yok gülüşü yeter bize.
- Yüreğim kaydıysa günah mı ?
+ Elinden tutuversem benimle gelir mi ?
- Seninim işte, alıp götürsene beni.
+Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elimdeymiş gibi…
Sevgi neydi, sevgi iyilikti, dostluktu… Sevgi emekti.
Salı, Mayıs 14, 2013
Kendisi muhtemelen bilmez ama benim ilk aşkım d.l.'sidir. (Bu bir kod; tahmin ettiğin gibi baş harfleri falan değil benim aklıma geldiğinde ilk gözümün önüne gelen şeyin kısaltmasıdır.) Eminim d.l.si sanıyor ki onu pek de sevmedim. Ama ilk aşkım oydu benim. Uzun süre kalbim onu düşünürken, gördüğümde hiç alışık olmadığım şekilde çarpardı; elim ayağıma dolaşırdı. Mantıklı düşünmek, arkadaşlarınla tanıştırmak, çok büyük hayaller kurmak yok tabii o zamanlar. Mesajların güzelliği, çağrıların sıklığı var. Geçmiş zaman işte. Başkasını sevemem sanıyorsun ama tabii ki öyle olmuyor. Daha çok bile seviyorsun. Ama ilk aşkım d.l.sidir. Bu değiştiremeyeceğim şeylerden hayatta. Değiştirmek ister miydim emin değilim. Şuan benden çok uzak kafalarda yaşamakta, hiç takılmayacağım, dayanamayacağım ortamların müdavimi kendisi. Ama ilk aşkım d.l.si benim. Ve demin bu şarkıyı dinleyince de aklıma d.l.si geldi. İlk aşk ne yazık ki ve neyse ki hiç ölmüyor.
Pazar, Mayıs 12, 2013
Salı, Mayıs 07, 2013
Bu sıralar o kadar huzurluyum ki nazarlar değmesin diye vurmadık yer bırakmıyorum. Aslında hala yetiştirilecek projelerim, işlerim, güçlerim bulunmakta. Ama huzur başka bir şey arkadaşım. Çok yorgun bir günün ardından evdeki bir dilim kekle kahve içmek gibi ya da güzelim havada balkon yıkadıktan sonra minderleri atıp oturmak gibi.. Nefes alırken içim şişmiyor veyahut bir bira içtiğimde çakırkeyf olabilecek rahatlık var içimde. Sanırım tamamladım. Kafamdaki soruları, okul bitince ne olacakları, nasıl bir hayat sürdüreceğimleri hep oturttum. Ve uzun zamandır fark ettiğim bir şey daha var ki eminim bu da huzurumun en büyük etkenlerinden: içimden geçirdiklerim hep oluyor. Yine vurmadık tahta bırakmadan söylüyorum ki 'ya şöyle olsa yaa' dediklerim bir bir noktasına virgülüne oluyor. Belki pişman oluyorum ama ben istedim diye oluyor. Bu beni acayip mutlu ediyor. Ben ermediğime göre sanırım evrenden isteme/çağırma meselesi doğru. Sadece bizim istediğimizi unutmamak gerekiyor. 'Niye böyle oldu yaa' dediğimde sevgili kuzenimden 'Hazan sende bi keresinde böyle olsa demiştin hatırlasana' cevabını alıyorum çok kez. Ne kadar güzel, ne kadar müthiş bir yaptırım. Bu paragrafın da ana fikri bir derin nefes çekin ve çok isteyin.
Pazar, Mayıs 05, 2013
Mesela..
"Darmadağın oluyoruz. Çünkü önce önümüze çıkan her şeyi istiyoruz, sonra da eskiden sahip olduklarımızı arıyoruz." (Mad Men)
Çarşamba, Mayıs 01, 2013
Selamcınım
Daha önce bahsettiğim festivalin programıdır kendisi. Görünmüyor çok net farkındayım da ters tıklayıp kaydedersen sen mutlu ben mutlu :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)